Orhan Veli Kanık'ın ölümünün 75. yıl dönümünde birçok kişi ünlü şair ile ilgili detayları merak ediyor. Peki Orhan Veli Kanık kimdir, kaç yaşında öldü? Orhan Veli’nin hangi şiirleri şarkı oldu, beslendi? İşte konuya ilişkin bilmeniz gereken her şey…
Türk şiirinin en önemli isimlerinden biri olan ve bestelenen eserleri dillere pelesenk olan Orhan Veli Kanık, vefat edeli tam 75 yıl oldu. Orhan Veli’nin en sevilen eserleri, bestelenerek şarkıya dönüştürülen şiirleri ve kişisel hayatı en çok merak edilen konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Sizler için Orhan Veli Kanık ile ilgili olarak bilmeniz gereken her şeyi araştırdık. Haberimizin detaylarından merak ettiğiniz bilgileri kolayca öğrenebilirsiniz. Peki Orhan Veli Kanık kimdir, kaç yaşında öldü? Orhan Veli’nin hangi şiirleri şarkı oldu, beslendi? İşte konuya ilişkin bilmeniz gereken her şey…
.png)
ORHAN VELİ KANIK’IN ŞARKI OLAN ŞİİRLERİ
Anlatamıyorum - Hümeyra
Anlatamıyorum - Orhan Hançerlioğlu (şiir)
Ayrılış - Ezginin Günlüğü
Bedava Yaşıyoruz - Cem Karaca
Bir Garip Orhan Veli - Ahmet Özhan
Birdenbire - 21. Peron
Dalgacı Mahmut - Yeni Türkü
Dedikodu - Levent Yüksel
Değil miydik? - Tını (Feridun Düzağaç)
Derdim Başka - Ömer Özgeç
Gelirli şiir - Edip Akbayram
Gün Olur - Işığın Yansıması
Harbe Giden Sarı Saçlı Çocuk - Murat Özyüksel
Hürriyete Doğru - Ezginin Günlüğü
İstanbul Türküsü - Serap Mutlu Akbulut
İstanbul'u Dinliyorum - Zülfü Livaneli
Kitabe-i Seng-i Mezar - Ömer Özgeç
Pireli Şiir - Timur Selçuk (LP)
Vesikalı Yarim - Edip Akbayram
ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?
Türk şiirinin modernleşmesinde kırılma noktası kabul edilen Garip akımının öncüsü Orhan Veli Kanık, vefat yıl dönümünde bir kez daha anılıyor. Şiire getirdiği radikal yaklaşım, sade dili ve gündelik hayatı edebiyatın merkezine taşıyan tavrıyla tanınan Orhan Veli, kısa ömrüne rağmen Türk edebiyatında silinmez bir iz bıraktı. “İstanbul’u dinliyorum”, “Bir Garip Orhan Veli”, “Güzel Havalar” ve “Anlatamıyorum” gibi çok sayıda unutulmaz şiiriyle her kesimden okurun belleğinde yer edindi.
ÇOCUKLUK YILLARI VE EDEBİYATA ADIM
13 Nisan 1914’te İstanbul Beykoz Yalıköy’de dünyaya gelen şairin tam adı Ahmet Orhan’dı. Soyadı Kanunu’nun ardından “Kanık” soyadını alan aile, edebiyat çevrelerinde şairin “Orhan Veli” olarak tanınmasını benimsedi. Babası klarnist Mehmet Veli Bey’in görevi nedeniyle çocukluk dönemini Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir arasında geçirdi. İlk hikâyesi yayımlandığında henüz ilkokul çağındaydı.
Galatasaray Lisesi’nde yatılı eğitim görürken edebiyata ilgisi belirginleşti. Babasının Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na atanmasıyla aile Ankara’ya taşındı. Orhan Veli, burada Ankara Erkek Lisesi’ne devam etti ve ileride Garip akımını birlikte kuracağı Oktay Rifat’la tanıştı. Melih Cevdet Anday ile ise Halkevleri’nde bir müsamere sırasında yolları kesişti.
.png)
GARİP AKIMININ DOĞUŞU VE ŞİİRE GETİRDİĞİ YENİLİK
Orhan Veli’nin edebi gelişimi, lise yıllarında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğrencisi olmasıyla hız kazandı. İlk şiirleri Sesimiz, Varlık, İnsan ve diğer gençlik dergilerinde yayımlandı. Üniversitede felsefe eğitimi almasına rağmen mezun olmadı; bir süre Galatasaray Lisesi’nde öğretmen yardımcılığı yaptı, ardından PTT’de görevlendirildi.
Şair, gençlik döneminde aruz ve heceyle yazsa da zamanla bu kalıpları tamamen reddetti. Kafiyeyi ve geleneksel edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkça ilan ederek şiirin “konuşma diliyle” yazılabileceğini savundu. 1941’de Oktay Rifat ve Melih Cevdet ile yayımladığı “Garip” adlı kitap, Türk şiirinde büyük bir kırılma yarattı. Bu kitapla birlikte şiirde sadeleşme, sokaktaki insanın gündeliği, yalın anlatım ve ölçüsüz serbestlik yeni bir estetik haline geldi.
Başlangıçta ağır eleştiriler alsa da zamanla geniş bir okur desteği kazanan Garip şiiri, 1940–1950 arasında Cumhuriyet dönemi edebiyatının yönünü değiştirdi. Sait Faik’in de belirttiği gibi Orhan Veli, “zaman zaman alaya alınmış ama sonunda hep kabul edilmiş” bir şair olarak edebiyatın merkezine yerleşti.
“YAPRAK” DERGİSİ VE SANAT CAMİASINDAKİ ETKİSİ
1949’da kendi imkânlarıyla çıkardığı iki sayfalık “Yaprak” dergisi yalnızca 27 sayı sürebildi. Ancak dergi, Orhan Veli’nin edebiyat anlayışını kamuoyuyla paylaşmasında etkili oldu. Aynı yıllarda cezaevindeki Nazım Hikmet’e destek amacıyla yazdığı dizeler, dönemin kültürel dayanışmaları arasında dikkat çeken örneklerden biri haline geldi.
ORHAN VELİ NASIL VEFAT ETTİ?
1950 sonbaharında Ankara’da belediyenin açtığı bir çukura düşüp hafifçe yaralanan Orhan Veli, olaydan kısa süre sonra İstanbul’a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde yemek yerken fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı. Doktorlar, belirtileri alkol zehirlenmesi olarak yorumladı; ancak asıl neden beyin damarlarındaki çatlama sonucu gelişen beyin kanamasıydı. Durumu hızla kötüleşen şair aynı gece, 36 yaşındayken hayata veda etti.
Cenazesi Bayezid Camii’nden kaldırıldı, kalabalık bir topluluk tarafından Sirkeci’ye kadar taşındı ve ardından Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi. Ceketin cebinden çıkan, henüz yayımlanmamış “Aşk Resmi Geçidi” şiiri, ölümünden sonra yayımlanan Son Yaprak dergisinin ilk ve tek sayısında yer aldı.

ÖLÜMSÜZLÜĞE AÇILAN KAPI
Orhan Veli’nin ardından edebiyat çevrelerinde geniş bir anma dalgası oluştu. Tanpınar, hastanedeki son ziyaretini “gözlerinde yalnızca acı kalmıştı” sözleriyle anlatırken, Nazım Hikmet onu “çok genç öldü ama ölümsüz” diye tanımladı. Abidin Dino’nun tasarladığı mezarı bugün de edebiyat tutkunlarının ziyaret ettiği bir durak.
Şairin eserleri Almanca, İngilizce ve Özbekçe başta olmak üzere birçok dile çevrildi; kardeşi Adnan Veli Kanık, onun hakkında yazılanları “Orhan Veli İçin” adıyla kitaplaştırdı.
KISA ÖMRÜNE RAĞMEN UZUN BİR ETKİ
Orhan Veli, yalnızca şiir yazmadı; şiirin ne olabileceğine dair düşünceyi bütünüyle değiştirdi. Kalıpların dışına çıkan, konuşmanın içindeki ritmi yakalayan ve sıradan yaşamı edebiyatın sahnesi haline getiren yaklaşımı, onu Türk edebiyatının en etkili figürlerinden biri yaptı.
Bugün hâlâ “İstanbul’u dinliyorum” dediğimizde içimizde uyanan duygu, Orhan Veli’nin şiir diline açtığı kapının hâlâ aralık durduğunu gösteriyor.