Merhaba,
Telif gelirlerimizi artırmak amacıyla sürdürdüğümüz lisanslama faaliyetleri başta olmak üzere,
her geçen gün artan çalışma temposu nedeniyle bu sayımızı sizlerle biraz gecikmeli olarak buluşturuyoruz.
MESAM’ın asıl görevinin “telif toplamak ve üyelerine adil biçimde dağıtmak” olduğunun bilinciyle sürdürdüğümüz bu mücadele, ülke gündeminde önemli bir yer edindi. Düğün salonları, kuaförler ve güzellik merkezlerine yönelik başlattığımız denetim ve bilgilendirme çalışmaları; günlerce televizyon kanallarının
ana haber bültenlerinde yer buldu.
Bu sayede yalnızca telif gelirlerimizi artırmakla kalmadık, aynı zamanda ülkemizde son derece zayıf olan Fikri Mülkiyet bilincinin gelişmesine yönelik de önemli bir adım attık. Öyle ki, konunun ülke genelinde vatandaşlarımızın günlük sohbetlerine bile konu olduğunu gördük.
Oysa bu tür çalışmaların temelleri yıllar önce atılmış olsaydı, bugün meyvelerini çok daha fazla alabilirdik.
Bu nedenle yalnızca günü kurtarmak değil; kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarla geleceğimizi sağlam temellere oturtmak zorundayız.
MESAM, bugün tamamen liyakat esaslı bir yapılanma anlayışıyla tüm birimleri gözden geçirilmiş ve ciddiyetle yönetilen bir kurum haline gelmiştir. Öyle ki, sadece bu yoğun ve üretken tempoya ayak uydurabilenlerin kalabildiği; uyum sağlayamayanların ise doğal biçimde elendiği, rekabetçi bir bilinçle yürütüyoruz çalışmalarımızı.
Elbette, sadece MESAM’ın yoğun mesaisi ve üretkenliğiyle sektörün tüm sorunlarının çözülmesi mümkün değil. Ne yazık ki ülkemizde çok sayıda müzik meslek birliği bulunmakta ve birçoğu etkin şekilde yönetilememektedir. Bu sebeple sorunu dışarıda aramak ya da mazeret üretmek yerine; sorumluluğu üstlenmek ve çözüm üretmek daha anlamlıdır. Zira sektörün genel olarak iyi yönetilememesi, bizzat sorunun kendisidir.
Bu kaotik yapı içerisinde üretkenliğiyle öne çıkan, ciddi biçimde yönetilen MESAM; bir yandan sektöre seviye atlatmakta, diğer yandan üretimi olmayan, rahatı bozulduğu için sessizce tepki gösteren kimi meslek birliklerinin de dikkatini çekmektedir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi:
“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”
Özetle: Çok çalışmak ve çok üretmek zorundayız. Başka yolu yok.
Saygılarımla.
Recep ERGÜL
MESAM Yönetim Kurulu Başkanı