Müziğin duygu dolu sofralar kurduğu bir dünyada Gökhan Türkmen’le çıktığımız bu yolculukta, melodiler bazen bir başlangıç tabağı gibi hafif, bazen ana yemek kadar yoğun, bazen bir meze gibi hafif acılı ama vazgeçilmez, bazen de tatlı gibi ruhu sarıp sarmalayan bir hal alıyor. Kimi şarkı sarsıcı bir acı biber gibi yakıyor içimizi, kimisi gün batımında yudumlanan bir huzur gibi… Bu röportajda Gökhan Türkmen’e kendi şarkılarını bir menü gibi düşünmesini istedik. Her biri bir duygu, bir anı, bir tat olan bu şarkılarla bize sadece bir müzik listesi değil, aynı zamanda bir ruh haritası sundu.
Türkçe popun güçlü isimlerinden Gökhan Türkmen ile duyulara hitap eden bir menünün şifrelerini çözüyoruz. Her notada bir tat, her sözde bir tarif gizli. Müzik ve mutfak bir noktada buluşuyorsa, orada mutlaka kalpten gelen bir lezzet vardır.
“Büyük İnsan”la açılan bu müzikal sofra; ‘Mahşer’le içimizi yaktı, ‘Aşktır’la dinginleştirdi, ‘Derdim’le tatlıya bağladı. “Taş”la zamanı durdurdu, “Rüya”yla yeniden iştah açtı. Gökhan Türkmen’in şarkılarından oluşan bu menü, müziğin soframızdaki yeri üzerine sıcacık bir davet.”
Dinleyicileriniz için müzikal bir sofrada başlangıç olacak şarkınız hangisi olurdu? O ilk lokmanın duygusu nedir?
Bu müzikal sofrada başlangıç yemeği kesinlikle “Büyük İnsan” olurdu. Çünkü o şarkı, kalpten kalbe ilk kurduğumuz köprüydü dinleyiciyle. Hem sade hem yoğun... İlk lokmayı yediğinde damağında bıraktığı tat gibi, o şarkının da insanda bıraktığı duygusal iz bambaşka. Biraz hüzün, biraz umut, ama en çok da gerçeklik var.
Aşkın ana yemeği dediğiniz şarkınız hangisi? İçinde hangi duygular en baskın?
Aşkın ana yemeği dediğim şarkı ‘Çatı Katı’ olurdu. Çünkü o şarkıda aşk sadece bir his değil; yaşanmış, kırılmış, onarılmış, yeniden doğmuş bir bütünlük gibi. İçinde tutku var, özlem var, bekleyiş var… Ama en baskın olanı derin bir bağlılık.
Hangi şarkınız sizce buruk bir meze gibi?
Hüzünlü ama vazgeçemediğiniz bir tat gibi…
O tanıma tam olarak ‘Dene’ oturuyor bence. Hani bazı mezeler vardır, yerken hafifçe yakar ama bırakamazsın… İşte Dene de öyle bir şarkı. İçinde kabullenemediğin şeyler var, bir yandan da ‘belki’ diyerek tutunduğun umut kırıntıları… Hüzünlü çünkü bir şeylerin sonunu anlatıyor, ama vazgeçemiyorsun çünkü o sonun içinde bile güzellikler saklı.
Tatlı olarak dinleyicinin damağında yumuşacık bir iz bırakan, “bitiriş şarkınız” hangisi olurdu?
Tatlı olarak sofranın sonunda dinleyicinin damağında yumuşacık bir iz bırakan şarkım kesinlikle ‘Derdim’ olurdu. Eşime yazdığım, içimden süzülüp gelen en saf, en derin parçalardan biri… O kadar yalın ama o kadar güçlü ki.
Sert bir acılı sos gibi iç yakan, dinleyeni sarsan şarkınız hangisi?
CEVAP: Acının, sarsılmanın, iç hesaplaşmanın en yoğun hali diyorsak, o zaman ‘Mahşer’i koyarım o sert acılı sos yerine. Çünkü bu şarkı sadece bir sitem değil, bir çığlık gibi… İçinde hem kaybolmuşluk var hem de yeniden doğma arzusu.
Hafif ama etkileyici bir tat gibi, gün batımında dinlenecek en ferahlatıcı şarkınız hangisi?
Gün batımında, gökyüzü turuncuya çalarken, içini hafif bir hüzün ama büyük bir dinginlik sarar ya… İşte o ana en çok yakışan şarkım ‘Aşktır’ olur. Hafif ama etkileyici… Kalbi yormadan açar, içine işler ama ağırlık yapmaz. Sözlerinde aşkın sadece bir duygu değil, bir varoluş hali olduğunu anlatıyorum. Melodisiyle de insanı sarıp sarmalayan bir huzur getiriyor.
Gecenin geç saatlerinde, yalnız dinlenen bir “gece menüsü” şarkınız hangisi olurdu?
Gece menüsüne bir de ‘Kiraz Çiçekleri’ eklemek isterim. O şarkı, gecenin içinde açan küçük bir umut gibi… Hafif, naif ama bir o kadar da dokunaklı. Yalnızlığın koyu tonları arasında, tazelik ve yenilenme getiren bir nefes gibi. Kiraz Çiçekleri, hem geçmişin anılarını hem de geleceğin umutlarını taşıyor. Geceyi biraz daha yumuşatan, ruhu okşayan bir tat oluyor benim için.
Sizin için nostaljik bir tat gibi olan, yıllar geçse de tadı aynı kalan şarkınız hangisi?
Nostaljik bir tat gibi, yıllar geçse de tadı değişmeyen şarkım kesinlikle ‘Taş’. Taş, benim için hem geçmişin hem de bugünlerin şarkısı; değişmeyen, vazgeçilemeyen bir tat gibi.
Dinleyicide iştah açan, tekrar tekrar dinlenme isteği uyandıran bir “hit lezzetiniz” var mı?
Dinleyicide iştah açan, tekrar tekrar dinlenme isteği uyandıran bir ‘hit lezzetim’ mi? Kesinlikle ‘Rüya’ olurdu. Çünkü o şarkı hem melodik yapısıyla hem de sözleriyle insanın içine işliyor. Hem hafif hem enerjik, hem romantik hem hareketli… O yüzden Rüya, dinleyicinin tekrar tekrar sofraya dönüp tatmak isteyeceği bir lezzet gibi benim için. Tabii ki, her şarkımın kendine özgü tadı var ama Rüya o özel ‘hit’ tadı taşıyor bence.
Ve son olarak… Eğer tüm müzik hayatınız bir sofra olsaydı, bu sofranın ruhunu hangi üç şarkınız temsil ederdi?
Lafügüzaf, Kalbim, Mavi.