Berdan Mardini… Onu yorumcu kimliği ve oyunculuğu ile tanıyorsunuz. Ama artık bir iş adamı. Memleketi Mardin’e 600 dönümlük gül ve lavanta ekti. İçine bir fabrika kurdu.
Kendi köyünün kadınlarına istihdam sağlamak için yaptı bunu. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında başladığı işi, şimdi Mardini Kozmetik olarak devam ediyor.
MESAM’a ve siz değerli MESAM üyelerine de sık sık hediyeler yollayan Berdan Mardini ile
müzik notaları ile koku notaları arasında gidip gelen bir söyleşi yaptık.
Ezmira parfümünüzün üst notasında gül var, alt notasında öd ağacı… Sizin müzik yolculuğunda gül gibi başlayan ama öd gibi yakan hangi şarkın var?
Müzik kariyerimde birçok şarkı kalbimin derinliklerinden süzüldü. Ancak “Sorarım Sorarım” adlı eserim, başlangıçta gül gibi tatlı bir melodiye sahipken, sözleriyle dinleyicinin yüreğine dokunan bir ağırlık taşır. Bu şarkı, aşkın hem tatlı hem de acı yönlerini yansıtarak, öd ağacının derin ve kalıcı etkisini hissettirir. Parfümlerimde de benzer bir yaklaşım benimsiyorum. Üst notalarda hafif ve çekici aromalarla başlarken, alt notalarda derin ve kalıcı esanslarla son bulur. Bu hem müzikte hem de parfümde duygusal bir yolculuğa çıkmak gibidir.
Hicaz Parfümü de hicaz makamından ilham almış. Makamların duygusu ağırdır; size göre hicaz bir kadını mı anlatır, bir vedayı mı?
Hicaz makamı, bana her zaman derin bir aşkı ve onun ardından gelen vedayı çağrıştırır. Bu makamın içinde hem tutkulu bir sevda hem de ayrılığın hüznü gizlidir. Dolayısıyla, Hicaz hem bir kadının zarafetini hem de bir vedanın ağırlığını taşır. Parfümlerimde Hicaz’dan ilham alarak, duygusal bir derinlik yaratmaya çalıştım. Bu koku, tıpkı Hicaz makamı gibi, insanın ruhuna dokunan ve kalıcı bir etki bırakan bir esans oldu.
“Parfüm dünyasında da ‘hit’ diye bir şey var: kalıcı, çarpıcı, fark edilen. Bir şarkının ‘hit’ olmasıyla bir kokunun ‘kalıcı’ olması arasında nasıl bir benzerlik görüyorsunuz?”
Bir şarkının hit olması, dinleyicinin kalbine dokunması ve uzun süre unutulmamasıyla ilgilidir. Benzer şekilde, bir parfümün kalıcı ve etkileyici olması, insanların hafızasında yer etmesiyle mümkündür. Her iki dünyada da, duygusal bir bağ kurmak esastır. Müzikte olduğu gibi, parfümde de samimiyet ve özgünlük, kalıcılığın anahtarıdır.
“Kurdi parfümüzün, ilk sıkıldığında bambaşka, saatler sonra bambaşka kokuyor. Müziğinizde de zamanla değer kazanan, ilk başta anlaşılmayan sonra sevilen bir eseriniz var mı?”
“Benimle Evlenir Misin?” şarkım, ilk çıktığında beklediğim ilgiyi görmemişti. Ancak zamanla dinleyiciler, şarkının derinliğini ve duygusunu keşfetti. Bugün, bu eserim en çok sevilenler arasında yer alıyor. Parfümlerimde de benzer bir etki yaratmak istedim. İlk sıkıldığında hafif ve ferah bir his verirken, zamanla derinleşen ve kişisel bir imza haline gelen kokular tasarladım.
Sahne ışıkları, stüdyo teri, şimdi de laboratuvar kokusu. Hayatınızdaki bu üç ‘nota’dan hangisi size daha yakın?
Sahne ışıkları, bana özgüven ve enerji kattı. Stüdyo çalışmaları, müziğimin derinliğini ve duygusunu şekillendirdi. Ancak ar-ge çalışmaları esnasında girdiğim laboratuvar kokusu, beni yeniden keşfetmemi sağladı. Parfüm üretimi sürecinde, doğayla iç içe olmak ve yeni esanslar yaratmak, bana farklı bir tatmin ve huzur verdi. Bu üç deneyim, beni ben yapan unsurların birleşimi oldu. Stüdyo, sahne ve gül – lavanta tarlaları. İşte bu benim.
Segâh adıyla eşleşen parfümünüzde de mayhoş bir koku var, segah gibi içinde hem hüzün var, hem umut. Sizin hayatınızda da böyle hem yakan hem sarıp sarmalayan bir dönem oldu mu?
Hayatımda, müzik kariyerimin başlarında yaşadığım zorluklar ve ardından gelen başarılar hem hüzünlü hem de umut dolu bir dönemdi. Bu süreç, beni olgunlaştırdı ve hayata bakışımı değiştirdi. Gül ve lavanta tarlaları ekerken, sonrasında fabrika kurarken ve sonrasında Mardini Kozmetik’i kurarken de büyük zorluklar ve engellerle karşılaştım. Kıskançlıklar, ihanetler, düşmanlıklar… Meyve veren ağaç taşlanıyor, bu bizim atasözümüz ve çok doğru bir atasözü. İşimde de bütün bu duygusal geçişleri yansıtmaya çalıştım. Segâh makamının derinliği ve duygusal zenginliği, kokularımda kendini gösteriyor.
Şarkılarda da parfümlerde de ‘akılda kalıcılık’ hedeflenir. Size göre şöhretin kalıcılığı neye bağlı: samimiyet mi strateji mi?
Şöhretin kalıcılığı, bence samimiyetle başlar. İnsanlar, içten gelen duyguları ve gerçekliği hisseder ve buna bağlanır. Ancak strateji de önemlidir. Doğru zamanda doğru adımlar atmak, şöhretin sürdürülebilirliğini sağlar. Yani, samimiyet ve strateji birlikte yürümelidir. Halkın yüreğine işlemeyen bir şöhret, kimseye faydası olmayan bir şöhret kalıcı olsa ne olur, olmasa ne olur. İşte de öyle. Kullanan herkes diyor ki, dünya markaları ayarında ürünler bunlar. Doğru. Öyle yaptık, kendimizden verdik, ama fiyatları da halkın bütçesine uygun yaptık.
Bir müşteri size gelse, dese ki: ‘Unutmak istiyorum.’ Hangi şarkını ya da hangi kokuyu önerirsiniz ona?
“Unutmak istiyorum” diyen birine, “Halimiz Duman” şarkımı öneririm. Bu eser, duygusal bir boşalım sağlar ve kalpteki ağırlığı hafifletir. Ayrıca Kürtçe “Mer – Adam” şarkısını da öneririm. Sevda sızısına rağmen insanlığını bozmayanları anlatır. Parfüm olarak ise, “Ezmira”yı tavsiye ederim. Deniz esintisi ve ferah notalarıyla, zihni tazeler ve yeni başlangıçlara
ilham verir.
Parfüm üretirken her şey formülle başlıyor. Müzikte ilham, ticarette formül kazandırır mı? Sanatçı bir iş adamı olarak sezgiyle akıl arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?
Müzikte ilham, duyguların ve anıların bir yansımasıdır. Ticarette ise, formüller ve stratejiler ön plandadır. Ancak her ikisinde de sezgi önemlidir. Bir iş adamından ziyade, memleketindeki insanlara iş imkânı oluşturma fikrinden yola çıkmış bir girişimciyim aslında, işte de sezgilerimi veri ve analizlerle desteklerim. Bu denge hem yaratıcı hem de sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmayı sağlar.
Sizin mağaza raflarında da albümleriniz gibi kokular var. Bugün birini seçseniz, ‘Bu koku benim hayat hikâyem’ diyeceğiniz ürün hangisi olurdu?
“Roj” parfümüm, benim hayat hikâyemi en iyi yansıtan esanslardan biri. İçindeki sıcak ve derin notalar, yaşadığım deneyimlerin ve duyguların bir yansımasıdır. Bu koku, geçmişimden aldığım ilhamla geleceğe umutla bakışımı simgeliyor. Tıpkı müziğimde olduğu gibi, parfümlerimde de duygularımı ve hikâyemi paylaşmayı seviyorum. Güneş doğudan yükselir... Bütün medeniyetlere ev sahipliği yapmış Anadolu’da binlerce yıldır, güzellik için doğar. Doğanın rengarenk elbisesini giymesi için, sıcaklığını cömertçe sunar. Anadolu’ya, Mezopotamya’ya dik iner güneş ışınları. Bir aşığın sevdiğine kavuşma arzusu gibi aceleci ve dimdik iner aşağı. Bu yüzden burada yetişen her çiçek daha güzel kokar. Roj parfümümüz dünyanın hiçbir yerinde bulamayacağınız bir koku. Bu topraklara ait bir koku.
MESAM Vizyon olarak teşekkür ediyoruz vakit
ayırdığınız için… Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu röportajda, müzik ve parfüm dünyamı bir araya getirerek, duygularımı ve deneyimlerimi sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duydum. Her bir koku ve melodi, hayatımın bir parçası ve sizlerle bu yolculuğu paylaşmak benim için çok değerli. MESAM Başkanı Sayın Recep Ergül’e, değerli yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma, MESAM çalışanlarına ve her bir MESAM üyesi sanatçı arkadaşıma sevgilerimi sunuyorum. Mardini Kozmetik dükkanlarında MESAM üye kartı ile alışveriş yapan herkese büyük indirimler yapacağımızı da keyifle sizin aracılığınızla duyurmak isterim.