Türk müzik tarihinde adı arabesk ile özdeşleşen, milyonların gönlünde taht kuran bir sanatçı: Hakkı Bulut. Yalnızca şarkılarıyla değil, aynı zamanda öğretmenlik yıllarından gelen disiplin ve toplumsal meseleleri dillendirmesiyle de farklı bir yerde duruyor. 1960’lı yıllardan bugüne ürettiği yüzlerce eserle arabesk müziğin hem öncüsü hem de en istikrarlı temsilcisi oldu. Kimi zaman törelere meydan okudu, kimi zaman aşkı en saf hâliyle dile getirdi.
Bugün hâlâ aynı enerjiyle üreten, sahneye çıktığında eserlerini yıllar önceki tonda seslendirebilen Hakkı Bulut’la arabesk müziğin serüvenini, öğretmenlikten sanatçılığa uzanan yolculuğunu ve MESAM hakkındaki düşüncelerini konuştuk.
Türkiye’de arabesk müziğin gelişiminde önemli bir rolünüz var. Arabesk müziğin tarihsel dönüşümünü, bugün geldiği noktadan bakarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arabesk müzik denince aslında Türkiye’de farklı bir imaj yaratılmak istendi. Ben ve benimle aynı yıllarda başlayan Orhan Bey gibi sanatçılarla birlikte bu alanda var olduk. O dönemde Türk halk müziği, Türk sanat müziği, Türk pop müziği gibi türler revaçtaydı. Biz ise bambaşka bir akım başlattık. Bir anlamda saltanatı yıktık. Ülkenin yüzde doksanı bizim yaptığımız müziğe yöneldi.
Başarı beraberinde kıskançlıkları da getirdi. Bizi küçük göstermek için “arabesk” kelimesini uydurdular. Aslında kelimenin kökeni İtalya’ya dayanır. “Arabesko” güzel sanatlarda mozaik ya da porselen üzerindeki çiçek süslemelerini ifade eder. Yani renklendirme, süsleme anlamı vardır. Türkiye’de ise bu kelime olumsuz bir anlamla bize yakıştırıldı.
Halk bize “arabesçi” dediğinde ben de bunu kabul ettim. Çünkü arabesk aslında halkın örf, adet ve duygularının müziğe yansımasıdır. Ben şarkılarımda toplumun iyi ve kötü yanlarını anlattım. Kadınların ikinci sınıf görülmesine, gelinlerin Röportaj: Ali Can Tiryaki www.mesam.org 43 sofraya oturtulmamasına, töre baskılarına karşı eserler ürettim. “Töreniz batsın” dediğim de oldu, “Kahpe felek” dediğim de. Kadına dair şarkılar yazdım. Altın plak aldım. Çünkü halk, şarkılarımda kendisini buldu. Arabesk denilen şey aslında toplumun sesidir.
Öğretmenlik yıllarınız da var. Bu kimliğiniz müziğinize nasıl yansıdı?
On yedi yıl öğretmenlik yaptım. Adana, Osmaniye, Hatay gibi illerde sınıf öğretmeni olarak görev yaptım. Tarih, coğrafya ve müzik derslerine de girdim. Raporlarım hep çok iyiydi. Ancak bir müfettiş bana “İki meslek yapamazsınız, ya öğretmenlik ya sanatçılık” dedi. Öğretmenliği kutsal görüyordum ama bu noktada istifa ettim. Çünkü müzik benim yolumdu. 1967’den itibaren müziğe yoğunlaştım ve bugüne kadar bin üç yüze yakın beste ve güfte yaptım.
Öğretmenlikten müziğe geçtiğiniz yıllarda sizi en çok etkileyen eseriniz hangisi oldu?
Birçok eserim altın plak aldı. “İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız” 1969’da patladı. 65 yıldır dillerde. Ondan sonra “Ben Buyum” geldi. TRT’nin kapılarını arabesk müziğe açan “Seni Onunla Bile Kıskanıyorum” ise benim için bir dönüm noktasıdır. Hatta bu eserle Amerika’da “dünyaya yön veren sanatçılar” arasında yer aldım. Bunlar büyük gurur.
Bugün hâlâ üretmeye devam ediyorsunuz. Yeni projeleriniz neler?
Pandemiden bu yana en az 20 şarkı yaptım, hepsinin klibini çektim. YouTube’da yayınlanıyor. “Günaydın”, “Yazsak”, “Vay Dünyam” gibi eserlerim var. Ayrıca “Son Mektup”, “İkimiz Bir Fidanız”, “Ben Buyum”, “Sevmek Bu Mu” gibi şarkılarımı yeniden düzenledim. Konserlerim hem yurtiçinde hem yurt dışında devam ediyor. Bugün hâlâ sahneye çıktığımda şarkılarımı aynı tonda, aynı güçle okuyorum.
Bu enerjinizin sırrı nedir?
Sanatıma duyduğum aşk. Milyonlarca sevenim var. Onların sevgisi bana güç veriyor. Ayrıca ailemle kurduğum düzenli yaşam çok önemli. 65 yıldır aynı eşimle evliyim. Sabah-akşam yürüyüş yaparım, yoğurt yemeden duramam. Hayatı basit, ama düzenli yaşarım.
Son olarak MESAM hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
MESAM’ın kuruluşunda imzam var. Haysiyet Kurulu Başkanlığı yaptım. MESAM, sanat dünyası için olmazsa olmaz bir kurumdur. Sanatçıların hakkını koruyan, emeğe sahip çıkan bir yapıdır. Bugün başta başkanınız olmak üzere herkes çok güzel işler yapıyor. Benim torunlarım bile Avrupa’da konser verirken “MESAM çok iyi çalışıyor” diyorlar. Bu gurur verici. Emek veren herkese teşekkür ediyorum.