SANAT GÜNEŞİ’NİN IŞIĞI
Bir yıldız vardı ki; sesiyle gökyüzünü doldurur, kalplere işleyen şarkılarıyla milyonları aynı duyguda buluştururdu. Zeki Müren, sadece sahnenin ihtişamı değil, aynı zamanda gönüllerin inceliği, vatan sevgisinin zarif bir temsilcisiydi. Onu anlatmak, yalnızca bir sanatçıyı değil; bir dönemi, bir kültürü, bir ruhu anlatmaktır.
Her kazancını Mehmetçik Vakfı’na bağışlayan, Çanakkale’den Kıbrıs’a kadar Türk milletinin yanında duran bu yüce gönül, bugün hala şarkılarında ve anılarında yaşamaya devam ediyor. Türk sanat müziğinin en parlak yıldızı, halkın gönlünde taht kurmuş bir sanatkâr: Zeki Müren. Onun adı sadece sahneyle, ışıltıyla, kostümleriyle değil; aynı zamanda vatan sevgisi, yardımseverliği ve gönül inceliğiyle anılıyor. Çanakkale Şehitliği’ne katkıları, Kıbrıs Çıkarması sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yaptığı yardımları ve kazancının büyük bölümünü TSK Mehmetçik Vakfı’na bağışlaması, onun sanatçı kimliğinin yanı sıra gerçek bir vatansever olduğunu gösteren en güçlü kanıtlardır.

BİR TELEFONLA BAŞLAYAN HATIRALAR
1963 Niğde-Çamardı doğumlu sanatçı Ünal Ecemiş’in anılarında, Zeki Müren ayrı bir yere sahip. 1995 yılında HBB TV’de sunduğu “Telefonla İstekler” programına gelen bir arama, hayatının dönüm noktası olur. Telefonda çıkan ses, bizzat Zeki Müren’dir. Sazların ayağa kaldırıldığı, alkışların ekrandan taştığı o an, bir sanatçı için paha biçilemez bir hatıraya dönüşür. Ardından başlayan samimi sohbetler, geceler boyu süren telefon konuşmaları, Zeki Müren’in hayata ve sanata dair derinliklerini gözler önüne serer.
ZARAFET VE ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK
Ünal Ecemiş’in anlattıklarına göre, Zeki Müren’in büyüklüğü yalnız sahnede değil; gündelik yaşamındaki alçakgönüllülüğünde de saklıdır. Şöhretin ağırlığını hiçbir zaman kibire dönüştürmeyen Paşa’mız, en görkemli anlarında bile halktan biri gibi yaşamış, zarafetiyle çevresine ilham vermiştir. Beylerbeyi’ndeki ilk sahne programı için gönderdiği çiçekle genç bir sanatçının yolunu açması, onun gönül zenginliğinin en güzel göstergesidir.
EYLÜL’ÜN HÜZNÜ
Ne yazık ki bu bağ, başladığı yerde, bir televizyon yayınında son bulur. 24 Eylül 1996, saat 21.00… Ünal Ecemiş canlı yayındayken alt yazı geçer: “Zeki Müren hastaneye kaldırıldı.” Birkaç dakika sonra ise o acı haber tüm Türkiye’ye ulaşır: Sanat Güneşi, sonsuzluğa göç etmiştir. Ne tesadüftür ki, ilk kez aynı programda sesini duyuran Zeki Müren, yine aynı programın dakikalarında hayata veda etmiştir.
.png)
MİRASI IŞIK TUTUYOR
Bugün hâlâ Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı aracılığıyla yüzlerce öğrenci, Zeki Müren’in kazandırdığı burslarla eğitim hayatına devam ediyor. Onun hatırası yalnız şarkılarında değil; insanlara açtığı yollarda, bıraktığı değerlerde ve vefasıyla örülmüş yaşamında yaşamaya devam ediyor.
MESAM’DAN SONSUZ MİNNET
Müziğe ömrünü adamış bir sanatçının ardından söylenecek tek cümle: “Zeki Müren, yalnızca Sanat Güneşi değil, aynı zamanda gönül güneşimizdir.” MESAM ailesi olarak, onu rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.